Beyin Tümörü Nedir? Nedenleri Nelerdir?
Beyin Tümörü Nedir?
Beyin tümörünün her türü kanser değildir. Beyin tümörleri iyi huylu (benign) ya da kötü huylu (malign) olmak üzere iki grupta incelenmektedir.
İyi huylu beyin tümörlerinde kanserli hücre bulunmaz
- Genellikle ameliyatla alınır ve çok nadiren tekrarlarlar.
- Benign beyin tümörlerinin sınırları ve kenarları net olarak görünürdür.
- Çevrelerindeki sağlıklı dokulara sıçramaz ve vücudun diğer yerlerine yayılmazlar. Fakat bu durum, benign tümörlerin tümüyle zararsız olduğu anlamına gelmez. Benign tümörler bazen, beynin hassas bölgelerine baskı yaparak ciddi sağlık problemlerine sebep olabilmektedir.
- Vücudun diğer bölgelerindeki benign tümörlerden farklı olarak beyindeki benign tümörler, zaman zaman hayati tehlikeye sebep olabilirler.
- Nadir olarak, benign beyin tümörleri, zamanla malign tümöre dönüşebilmektedir.
Kötü huylu (Malign, habis) beyin tümörlerinde kanserli hücreler bulunur
- Malign beyin tümörleri genellikle daha tehlikeli olup, hayati tehlike oluştururlar.
- Malign tümörler hızla büyüyerek, çevrelerindeki sağlıklı dokulara yayılma eğilimindedirler.
- Nadiren kanser hücreleri malign beyin tümöründen ayrılarak beynin diğer bölgelerine, omuriliğe, hatta vücudun diğer yerlerine yayılabilirler (metastaz).
Kimi vakalarda, malign tümörler sağlıklı dokulara sıçramaz ya da yayılmaz. Tümör, bir doku tabakası, kafatası kemiği, ya da kafadaki başka bir yapının içinde sınırlanarak, mahsur kalabilir; bu tip tümörlere “enkapsüle tümör” denir.
Beyin Tümörleri Nasıl Sınıflandırılıyor?
Beyin tümörleri düşükten yükseğe doğru, derecelerine göre sınıflandırılır (birinci dereceden, dördüncü dereceye kadar). Bir tümörün derecesi, kanserli hücrelerin mikroskop altında nasıl göründüğüne işaret eder. Yüksek dereceli tümörlerin hücreleri, düşük olanlarına göre daha normal dışı görünür ve genellikle daha hızlı büyümektedirler.
Birincil Beyin Tümörleri
Beyin dokusunda oluşmaya başlayan tümörlere birincil beyin tümörü denmektedir. Birincil beyin tümörleri, çıktıkları hücrelere ya da beyin bölgesine göre sınıflandırılırlar.
İkincil Beyin Tümörleri
Vücudun herhangi bir doku ya da organındaki kötü huylu (malign) tümör hücreleri kan yolu ile beyne kadar ulaşabilir ve orada yeni bir tümörün oluşumuna sebep olabilir. Bu tür tümörlere ikincil beyin tümörü ya da metastatik beyin tümörü denilmektedir.
Beyin Tümörleri: Kimler Risk Altında?
Aşağıdaki etkenler, birincil beyin tümörlerinin oluşma riskinin artışıyla ilişkilendirilmektedir:
- Erkek olmak: Beyin tümörleri genellikle, kadınlardan çok erkeklerde görülür. Fakat meningioma adı verilen bir tür merkezi sinir sistemi tümörü, kadınlarda daha sık görülür.
- Irk: Beyin tümörleri, beyaz ırka mensup kişilerde diğer ırklara nazaran daha sıklıkla görülebilir.
- Yaş: Beyin tümörü riski yaşla birlikte artmakta, çoğunlukla 70 yaş ve üzeri kişilerde görülmektedir. Diğer yandan, beyin tümörleri, çocuklarda lösemiden sonra en sık görülen ikinci kanser çeşididir. Beyin tümörleri 8 yaşın altındaki çocuklarda, 8 yaş üstüne göre daha sıklıkla görülür.
- Aile: Ailesinde glioma adı verilen santral sinir sistemi tümörü olan kişilerinde aynı hastalığa yakalanma riski yüksek olmaktadır.
- İşyerinde belli kimyasal yada radyasyona maruz kalmak: Endüstriyel radyasyon, formaldehid, vinil klorür, akrilonitril’e maruz kalmış olmak da risk unsurlarıdır.
Beyin Kanserinin Belirtileri Nelerdir
Beyin tümörü belirtileri, tümörün çapı, tipi ve yerleşimine bağlıdır. Belirtiler, tümörün sinir uçlarına basınç yapması, beyine hasar vermesi ya da tümörün büyüyerek kafatası içinde sıvı birikmesine sebep olması ile oluşmaktadır.Beyin tümörünün en sık görülen belirtileri arasında:
- Sabahları kötüleşen baş ağrısı,Bulantı ve kusma,Konuşma, görme veya duymada değişiklik,
- Ayakta durur veya yürürken denge problemi,
- Kişilik, ruh hali ya da konsantre olma yetisinde aşırı değişiklik,
- Hafızayla ilgili sorunlar,Kaslarda seğirme, kasılma, spazm veya nöbetler
- Kol ve bacaklarda uyuşma ya da karıncalanma hissi bulunmaktadır
Ancak, bu belirtiler çoğunlukla beyin tümörü yüzünden değildir başka bir sağlık problemine bağlı olarak da oluşabilir. Bu semptomları bulunan kişilerin vakit geçirmeden doktora görünmeleri erken tanı ve tedavi açısından büyük önem taşır.
Beyin Tümörlerinde ki Tanı Yöntemleri
Tümör hücrelerinin tanısında aşağıdaki yöntemlerden faydalanılmaktadır.
- Fizik muayene,Nörolojik muayene,Bilgisayarlı tomografi,MR tetkiki,Anjiografi,BOS (Beyin Omurilik Sıvısı) incelemesi,Biyopsi
Cerrahlar, tümör hücrelerine bakmak için üç yöntemden faydalanabilmektedirler.
- İğne biyopsisi,Stereotaksik biyopsi,Tedavi ile aynı zamanda yapılan biyopsi
Tümörün tipi, derecesi ve sınıfına göre hastalar cerrahi, radyoterapi ya da kemoterapi ile tedavi edilirler. Bazı hastalara bu tedavi yöntemlerinin bir kombinasyonu uygulanabilir.Buna ek olarak, hastalığın herhangi bir evresinde, ağrıyı ve kanserin belirtilerini kontrol altına alacak, tedavinin yan etkileri ile yol açtığı duygusal sorunları hafifletecek özel terapi programlarına da katılabilirler. Bu tedavilere, semptom yönetimi, destek bakım ve palyatif bakım gibi adlar verilmektedir.
Beyinin Çalışması
Beyin yürüme, konuşma gibi seçtiğimiz ve soluk alıp vermek gibi vücudumuzun sorgusuz sualsiz, doğal olarak yaptığı eylemleri yönetmektedir. Bunun yanında görme, işitme, dokunma, koku ve tat alma gibi duyularımız, duygu,hafıza ve kişiliğimizden de sorumludur.
Sinir ağı, beyinden vücudun diğer bölümlerine ileri geri mesaj iletirler. Bazı sinirler, beyinden direk gözlere, kulaklara ve baş kısmının diğer bölümlerine gider. Diğer sinirler, omurilik vasıtasıyla beyin ve vücudun diğer bölümleri arasında çalışırlar.
Omurilik ve beyinde bulunan glial hücreler, sinir hücrelerinin etrafını sarar ve yerlerinde tutar.
Beyindeki üç ayrı bölüm farklı aktiviteleri kontrol etmektedir
Beyin (Serebrum): Duyularımızdan aldığı bilgileri kullanarak çevremizde olup bitenleri ve vücudun vereceği tepkileri iletir. Serebrum, sağ ve sol (serebral hemisfer – beyin yarımyuvarları) olarak ikiye ayrılır. Sağ yarımyuvar, vücudun sol tarafındaki kasları kontrol eder. Sol yarımyuvar ise, vücudun sağ tarafındaki kasları kontrol eder.
Beyincik (Cerebellum): Beyincik, yürüme, ayakta durma ve diğer komplike hareketlerde dengede durma eylemini kontrol eder.
Beyin Sapı (Brain Stem): Beyin sapı, omurilik vasıtasıyla beyne bağlıdır. Nefes alıp verme, vücut ısısı, kan basıncı ve diğer temel vücut fonksiyonlarını kontrol eder.
Beyinde gelişen anormal hücrelere beyin tümörü denir. Beyin tümörleri kötü huylu (kanser) veya iyi huylu olabilir.
Şüpheli beyin tümörleri, anormal hareketler veya başka diğer bulgularla kendini belli edebilir. Tanı koymak amacıyla yapılan seri testlerle, bulgular araştırılır. Hücrenin detaylı araştırılması, en doğru tedavinin uygulanması için gereklidir. Tümörü oluşturan farklı türde hücreler, farklı beyin tümörlerini oluşturur. Ayrıca kanserin yayılımını tespit etmek, diğer beyin dokularına yayılıp yayılmadığını yani tümörün ne kadar agresif olup olmadığını belirlemek için önemlidir.
Beyin tümörlerinde risk faktörleri nelerdir?
Farklı kanser türlerinin, farklı risk faktörleri vardır. Sigara içmek gibi risk teşkil eden bazı faktörleri değiştirmek sizin elinizdedir. Ancak, yaş, aile geçmişi gibi bazı faktörler var ki, bunlar değiştirilemez.
Ancak, risk faktörleri bize her şeyi anlatmaz. Risk taşıyor olması, o kişinin hastalığa yakalanacağı anlamına gelmemektedir. Bilinen herhangi bir risk faktörü olmadan, kanser hastalığına yakalanan birçok insan olduğu bir gerçektir. Bazı risk faktörleri vardır ki bu da beyin tümör riskini arttırır.
Radyasyona Maruz Kalmak ve Beyin Kanseri: En çok bilinen risk faktörlerinin başında yer alır. Beyin tümörü tedavisi için kafaya uygulanan radyasyon, diğer kanser tedavileri içinde kullanılmaktadır. Tedavi edici özelliği, risk faktörü oluşundan daha ön planda olduğu için hastalarda uygulama devam etmektedir.
Beyin Kanserinde Aile Geçmişi: Beyin tümörü tanısı konan birçok hastanın aile geçmişinde, bu hastalığa rastlanılmamaktadır. Ancak, nadiren de olsa omurilik ve beyin kanserleri aile üyelerinde görülmektedir. Genel olarak, ailesel faktörlere dayalı bir tümör tanısı söz konusu olduğunda, hasta genç yaşta olmaktadır.
Bağışıklık Sistemi Bozuklukları ve Beyin Kanseri: Bağışıklık sisteminde bozukluk olan kişilerin, omurilik ve beyinde lenfoma (habis tümör) riski artar. Lenfoma, hastalıklarla savaşan beyaz kan hücreleri lenfositlerde oluşur. Vücudun diğer bölgelerine göre lenfomaya en sık rastlanan bölüm merkezi sinir sistemidir. Bağışıklık sistemindeki eksiklik, doğuştan olabilir yada diğer kanser tedavileri nedeniyle meydana gelebilir.
Net olmayan, tartışmalı veya kanıtlanmamış etkilerden kaynaklı risk faktörleri:
Cep Telefonları: Cep telefonları, tıpkı, radarlar, mikrodalga fırınlar, uydu istasyonları gibi radyo dalgaları yayarak elektromanyetik bir enerji oluşturur. Cep telefonları, hücrelerin DNA’larına zarar vererek kansere yol açacak şekilde iyonlaştırılmış radyasyon yaymazlar. Bunun yanında, cep telefonları için kurulan vericilerin yaydıkları radyasyon ile ilgili endişeler devam etmektedir. Ayrıca, cep telefonlarının kulakla uzun süreli yakın teması beyin tümörü riskini arttırabilir.
Diğer faktörler: Vinilklorür (plastik üretiminde kullanılan bir kimyasal), ham petrol ürünleri ve belli bazı kimyasallara maruz kalmak, beyin tümörü riskini arttırır. Elektromanyetik alanlara, belli virüslerin enfeksiyonlarına maruz kalmak olası risk faktörünü arttırıcı sebepler arasında yer almaktadır. Ancak araştırmacılar, bu faktörlerin beyin tümörüne yol açtığına dair yeterli delil elde edememişlerdir. Risk faktörleri ile ilgili araştırmalar devam etmektedir.
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Cerrahi Tedavi: Cerrahi tedavi, beyin tümörü tedavisinde sıklıkla kullanılan yöntemdir. Beyin cerrahları, kraniotomi denilen bir işlemle kafatasını açarlar.
Radyoterapi: Radyoterapi yüksek enerjili ışınların kullanılması ile kanser hücrelerinin tahrip edilerek, çoğalmalarının önlenmesi ve ortadan kaldırılması işlemidir. Bu tip terapide kullanılan ışınlar x-ışını, gamma ışınları ya da protonlar olabilir. Tümöre ve yakın çevresindeki dokulara radyasyon verilir. Bazı durumlarda, radyasyon tüm beyine veya omuriliğede verilebilir.
Radyocerrahi; Radyocerrahi iyi huylu ve kötü huylu tümörlerin invazif olmayan bir şekilde tedavi edilmesini sağlayan medikal bir prosedürdür. Radyocerrahi beyindeki lezyonların tedavisinde kullanıldığında stereotaktik radyoterapi (SRT) olarak da isimlendirilebilir. Radyocerrahi açık cerrahi için uygun olmayan kraniyal (kafa içi) ve ekstrakraniyal (kafa dışı) tümör ve lezyonların yüksek dozda yoğunlaştırılmış ionize radyasyon ile odaklı bir şekilde ışınlanarak etkisiz hale getirilmesidir. Yakınlardaki atardamar, sinir veya diğer hayati yapılardan dolayı konvansiyonel cerrahi tedavinin hasta açısından zor olduğu veya önerilmediği durumlarda radyocerrahi kullanılır.Genellikle tek bir seansta gerçekleştirilen radyocerrahinin etkileri o bölgeye cerrahi operasyon yapılması kadar keskin olabilir. Üç boyutlu, bilgisayar destekli planlama ve yüksek immobilizasyon (hareketin kısıtlanması) sayesinde sağlıklı dokuların maruz kaldığı radyasyon oranı minimize edilmektedir.
Kemoterapi: Kemoterapi, kanser hücrelerinin ilaçla öldürülmesidir. Zaman zaman beyin tümörlerinin tedavisinde de kullanılan bu yöntemde, ilaçlar ağız yolu ya da damar yolu ile verilebilir. Her iki yolla da ilaçlar kana karışarak, kan yoluyla tüm bedende dolaşır. İlaçların genellikle kürler halinde verildiği kemoterapide, tedavi periyodlarını iyileşme periyodları izler.
Destek Tedaviler
- Steroidler,Antikonvülsan (Nöbet önleyici) ilaçlar,Şant
Rehabilitasyon
- Fizik tedavi,Konuşma terapisi
Cerrahiden sonra tedavi nasıl olur?
Başarılı bir ameliyat ve tümörün en iyi şekilde temizlendiği MR ile teyit edildikten sonra eğer tümör kötü huylu ise hastanın radyoterapi ve kemoterapi tedavisi de alması gerekir. Günümüzde beyin tümörlerinde ışın tedavisi son derece başarılı şekilde gerçekleştiriliyor. Gamma Knife gibi ek bir yöntem var. İyi huylu, yuvarlak, düzgün sınırlı ve 3 cm’i geçmemiş tümörlerde daha çok kullanılır. Bazı iyi huylu tümörler, hasta hiç ameliyat edilmeden Gamma Knife ile ışınlanarak tedavi edilir. Geleneksel radyoterapide de çok büyük gelişmeler var. Artık sadece tümör alanını ayrıntılı hesaplamalarla ışınlamak ve bu sırada yakındaki normal dokuların hasar görmemesini sağlamak mümkün… Tüm bunlara baktığımızda; 1960’lardan önce yani mikroşirürjinin nöroşirürjiye adaptasyonundan önce beyin ameliyatlarından sonraki bir ay içinde ölüm oranı yüzde 30’larda iken, 1966’tan itibaren yüzde 2’lere düştü, bugün ise rakam yüzde 1’in altında. Gerek cerrahi tekniğin ilerlemesi gerek teknolojiinin ve ek yöntemlerin gelişmesi ile ölüm oranları düştü, hastaların yaşam süreleri uzadı. Ameliyatın komplikasyon oranları da yüzde 5’in altında seyrediyor. Beynin kendi içinden çıkan kötü huylu tümörlerinde, Evre 1 ve 2’de yaşam süresi 6 yıldan 12’ye çıktı. Evre 4 tümörlerde ise bugün yaşam süresi 14 ayın üstünde ve iki yılı geçen çok hasta var.
Baze hastalarda ameliyata gerek görülmez
Büyüklüğü 1 cm’den büyük olmayan, iyi huylu tümörlerde takip yeterli olabilir. Bu kararı verirken hastanın yaşı çok önemli bir faktördür. İleri yaştaki bir hastada iyi huylu ve yeterince küçük bir tümör varsa yılda ya da altı ayda bir film çekerek takip edilebilir. Bugün bütün hesaplar hastanın 80 yaşına kadar yaşayacağı üzerinden yapılır. Dolayısıyla 20-30 yaşlarında ve aynı tümörün geliştiği bir hastada tedavi farklı planlanabilmektedir.